SANDIKLI




ASANDIKLI Kaplıcaları, içmeleri, lokumu ve mermeriyle Afyon’un en popüler ilçelerinden biri olarak öne çıkan Sandıklı, doğası ve kültürel değerleriyle her geçen gün turizmde çıtayı yükseltiyor. Anadolu’muz eski çağlardan beri pek çok devletlere ve uygarlıklara sahne olmuştur. Bu topraklar üzerinde kurulan yerleşim merkezlerinin ve uygarlık merkezlerini adedi hayli kalabalıktır. İşte Sandıklı bu uygarlık merkezlerinden birisidir.

Tarihi:

Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerinden birisi olan Sandıklı’nın ilk kuruluşunun hangi çağlarda olduğu tespit edilememiştir.

Sandıklı’nın bilinen en eski tarihi bakır, tunç ve demir devri dönemlerine kadar gitmektedir. Bakır çağında M.Ö.2700-2000 yıllarında Sandıklı’ya 13 km. mesafede bulunan Kusura Kasabasında başşehri Kusura olan Etiler (Hitit) İmparatorluğunun mayası olan Kussar (Kursora) Krallığı hüküm sürmüştür.İngiltere Oxford Üniversitesi adına arkeolog Dr. Winifred Lamb tarafından 1935, 1936 ve 1937 yıllarında Kusura’da yapılan kazılarda, halen Afyon Arkeoloji Müzesinde sergilenen üç ayrı döneme Kalkolitik, Bakır Çağı ve Eti Çağlarına ait buluntular elde edilmiştir.

Hititlerden sonra bu bölgede Frigyalılar devletinin kurulduğunu görüyoruz. Prof.Dr. W.M. Ramsey’in 1890 yılında yazmış olduğu ” Küçük Asya’nın Tarihsel Coğrafyası ” isimli kitap da ; Sandıklı’nın “Pentapolis” adı altında Frigya arazisi içerisinde bulunduğu ve Pentapolis bölgesinde Otrus (Çorhisar), Bruzus (Karasandıklı), Eucarpeia (Emirhisar), Hierapoeis (Koçhisar) ve Stectorion (Menteş) adında 5 büyük şehrin olduğu ve bu şehirlerde merkezlerinde sikkeler basıldığını bilmekteyiz.

Sandıklı’nın Frigyalı’lar döneminde M.Ö. 1300-1400 yıllarında adı ” Apemie Kivatos” dur. Apemie Kivatos Aziz Minanın Sandukası demektir.

Frigyalıların Kimmarler tarafından yıkılmasıyla bu bölgede Lidyalıların egemenliğini görüyoruz. Perslerin Anadolu’ya egemen olduğu yıllarda Sandıklı, kervanlarla ulaşım yapanların konaklama yeri olarak önem kazanmıştır.

Sandıklı MÖ.72 yılından MS.395 yılına kadar 470 yıl Romalıların egemenliğinde kalmıştır. Sandıklı MS.395 yılından 1072 yılına kadar Bizans yönetiminde kalmıştır.

1071 yılında Malazgirt Savaşını kazanan Sultan Alparslan’ın orduları Anadolu’da pek çok şehir, kasaba ve kaleyi ele geçirir. Emir Sanduk adında bir Bey Afyon ve civarını 1076 yılında fetheder ve 1115 yılında da Selçuklu Sultanı 1. Kılıç Aslan Afyon ve kalesini, Germiyanoğulları da Sandıklı havalesini kendi topraklarına dahil eder.

Rivayete göre, Germiyanoğullarından Sahibataoğulları, Sandıklı’nın Bizanslıların elinde bulunduğu bir zamanda tahmini 1115 yılında Bizans beylerinden birisinin düğününe katılır. Düğüne gidilir iken, hediye götürüldüğü süsü verilerek 40 deveye yüklenen 80 sandık içerisine 80 yiğit konulur. Herkes zevk-i alemde iken bu yiğitler sandıklarından çıkar ve ufak bir çarpışmadan sonra Sandıklı’yı fethederler. Bu nedenle de bu yere Sandıklı adı verilir.

Sandıklı, Türkiye tarihinde adına ilk defa altın basılan bir kazadır (İstanbul dışında adına altın basılmış bir yer de yoktur). Bu altınların Sultan II. Mahmut döneminde (1808 yılında) basıldığı, “Osmanlı Altınları” adlı kitapta belirtilmektedir. Bu altınlar da üç ayrı tiptir: Bunlar;

1- Çifte Sandıklı Altını (870 ayar 3,40 gram)
2- Çeyrek Sandıklı Altını (870 ayar 1,70 gram)
3- 1/2 Sandıklı Altını (870 ayar 0,85 gram)
Bu altınlar halen günümüz Altın Borsasında işlem görmektedir.

Coğrafyası:

Afyon iline bağlı ilçe olan Sandıklı, Ege bölgesinin İç Batı Anadolu bölümünde, Antalya-Ankara karayolu üzerinde yer alır. İlçemiz, doğusundaki Kumalar dağı eteğinde kurulmuştur. Sandıklı, 29° 50′ – 30° 30′ Doğu meridyeni ile 38° 15′ – 38° 45′ Kuzey paralelleri arasındaki coğrafi konumda yer alır. Yüzölçümü ise 1036 km².dir. Topraklarını, doğuda aynı ilin Şuhut, Güneyde Kızılören ve Dinar, Denizli ilinin Çivril, Uşak ilinin Sivaslı, aynı ilin Hocalar, Kuzeyde ise Afyon’un Sincanlı ve merkez ilçeleri çevirir.

Kaplıcaları:

Hüdai Kaplıcası:

“Yıllar önce krallığın birinde kral ve güzel kızı mutlu bir yaşam sürerlermiş. Ta ki bu güzel kız hasta olana dek bu mutluluk sürmüş. Kız hastalanmış ve vücudunun her yerinde yaralar çıkmış. Kral kızının hastalığının günden güne artmasına ve kızının acılar içinde kıvranmasına dayanamaz olmuş. Kral, bir gün askerlerini çağırmış ve kızını kimselerin yaşamadığı bir yere tüm ihtiyaçlarını karşılatarak bıraktırmış. Kız, yemyeşil, sıcak su akan bu derenin kenarında yaşamaya başlamış. Zamanla burada yaşayan hayvanlarla arkadaşlık kurmuş. Bir gün ayağı kırılan bir köpeğin, kırılan ayağını derenin kenarında çamurlara batırarak tedavi ettiğini gözlemiş. Köpek kısa bir süre içerisinde iyileşmiş. Buradaki sıcak çamurun faydalı olduğunu gören kız aynı çamuru tüm vücuduna sürmüş. Kızın hiç iyileşmeyen yaraları kısa bir sürede iyileşmiş.”
Sandıklı Hüdai (Hüzai) Kaplıcaları Friglerden bugüne kadar insanlara yaklaşık iki bin yıldır şifa dağıtmaktadır. İlk Hıristiyanlık devrinde Koçhisar başpiskoposu Sen Mişel hastalıkları kaplıcada tedavi ederek mucize göstermiş bundan dolayı Hieropolis, mukaddes şehir sayılmıştır. Frigler döneminde ve daha sonraları da Afyon iline kaplıcalarından dolayı Şifalı Frigya denilmiştir. Bizanslılar döneminde önemini koruyan kaplıcada o dönemde yapılan hamam hala ayaktadır.
Kaplıcanın Faydalı Oldugu Hastalıklar Ve Tedavi:

Sandıklı Hüdai Kaplıcasını diğer kaplıcalardan ayıran en önemli farkı ünü dünyaya yayılmış olan çamur banyolarıdır. Kaplıcanın şifalı suları, 500 m. devam eden jeolojik bir çatlağın değişik yerlerinden kaynar. Sandıklı şifalı çamurları, özel şekilde hazırlanan toprağın, yaklaşık 68 derecelik şifalı su ile karıştırılması ile elde edilir. Böylece ortalama 45 derece sıcaklıkta bir çamur ortaya çıkar. Bu çamura boylu boyuna girilir. Banyo süresi, kişiden kişiye değişmekle birlikte, normal olarak 10-15 dakikadır. Banyodan sonra vücut kaplıca suyu ile temizlenir. Kadın ve erkek banyoluklar yıl boyunca açıktır.
Sandıklı Kaplıcaları’ndan, su banyosu, çamur banyosu ve buğu (sauna) olarak yararlanılır. Buğu banyoları bölümü, erkek ve kadın banyoluklarından oluşur. Ayrıca kaplıcada yer alan sıcak su içmeleri de insanların hizmetine sunulmuştur.
Kaplıca suyunun aşağıda belirtilen hastalıklara iyi geldiği belirlenmiştir:

Romatizma
Nevralji (Sinir boyunca yayılan iltihaplar)
Nevrit (Sinir ucu iltihapları)
Polinevrit (Birden fazla sinirin iltihapları)
Tendinit (Tenden iltihabı)
Periartrit (Eklem zarı iltihabı)
Artroz (Eklem kireçlenmeleri)
Romatoit Artrit (ateşli romatizma hastalıkları)
Selülit(Yumuşak doku romatizması)
Siyatik (Siyatik sinirinin sıkışması)
Spondilit (Omurganın kireçlenmesi)
Mialji (Kas ağrıları)
Kadın hastalıkları (Kronik dönemlerde)
Polio Sekeli (Çocuk felci sekeli)
Hemipleji (Vücudun bir yerinin felci)
Parapleji (Her iki alt ekstremitenin ‘her iki alt bacağın’ felci)
Kırık çıkık sekelleri, kazalardan ve ameliyatlardan kalan sekeller
Ruhi yorgunluklar, dimağ yorgunluğu
Bağırsak hastalıkları
Böbreklerde taş ve kumların düşürülmesi.
Sandıklı kaplıcalarında yapılan tedavi doktor kontrolünde olmaktadır. Kaplıcadaki otelde, doktor ve sağlık personeli hizmet vermektedir.
ÇAMUR BANYOSU NASIL YAPILIR? Toprak 68 derecelik şifalı su ile karıştırıldığında 40-45 derecelik bir çamur ortaya çıkar. Bu toprak, kaplıca yakınlarından sağlanan çok az kumlu kızıl bir kildir. Çamur banyosu küvetini 30 cm kalınlığında dolduran kil, üzerinede geçirilen sıcak kaplıca suyu ile çamur haline getirilerek ve ayrıca ayakla çiğnenerek banyoya hazır hale getirilir. Sıcak kaplıca suyu çamurun üzerine 3-5 cm. kalınlığında bir süre bekletildikten sonra kesilerek küvetten tamamen akıtılmaktadır. Daha sonra kürekle açılan çamurun içerisine hasta başı dışarıda kalacak şekilde uzanmakta ve üstü çamur ile örtülmektedir. Belirli bir süre (10-15 dakika) çamur içerisinde kalan hasta için günde bir kez bu işlem uygulanmaktadır. Bu çamur banyosunun, her türlü romatizmal hastalıklarda, nevralji, nevrit, polinevrit, kırık, çıkık, çocuk felçlerine ve kadın hastalıklarında faydalı olduğu doktor raporlarıyla onaylanmıştır.

Hüdai Kaplıcaları Suyun Özellikleri :
Kimyasal sınıflandırılması; sülfat, bikarbonat, sodyum, kalsiyum ve ayrıca bromür, karbondioksit, arsenik ve radonlu olarak yapılmıştır. Suyun içerisinde potasyum, amonyum, magnezyum, demir, alüminyum, mangan gibi katyonlar ile klorür, nitrat, iyodür, hidrofosfat ve hidrokarbonat gibi anyonlar bulunmaktadır. Ayrıca metasilikat asidi ile gazlardan serbest karbondioksite rastlanılmıştır. Isısı 62o ile 68o arasında değişmektedir. Radyoaktivitesi 13 ile 25 arasında değişmekte olup, pH değeri 6,6 veya 7′dir

Sandıklı'ya Ulaşım :

Afyon Antalya Karayolu 65. km

Sandıklı'ya kara ve çevre illerdeki hava yolu ile ulaşım mümkündür. Sandıklı konum olarak İç Ege’de, Akdeniz, Ege ve İç Anadolu bölgelerimizin kesiştiği bir noktada yer alır. Afyon ilinin 60 km güneyinde yer alan Sandıklı’ya yurdumuzun bir çok yerinden ulaşım olanağı vardır.